15 Ocak 2016 Cuma

BAŞLARIM ŞİMDİ ANNELİĞE

    Çok gülmek istemediğim,yorucu bir haftaydı.Ama dün akşam bu kitabı okurken baya baya güldüm,ara ara kahkaha bile attım.Şermin Çarkacı'nın "Başlarım Şimdi Anneliğe" kitabı her hafta kitapçıya gittiğimde raflarda gördüğüm ama hep başka bir kitap alıp o an es geçtiğim bir kitaptı.En son çarşamba günü aldım,perşembe akşamı başlamak nasip oldu,bu sabah da bitti.2-3 saatte biten komik,akıcı bir kitap.İlk bebeğini bekleyen anneler için önemli ipuçları var.Ben de ilk bebekte yaşamayıp 2.de yaşadığım ne kadar sorun varsa işte bizde de böyle diye diye okudum.

    Özellikle bebek ve uyku konusunda kitapta yazan her cümleyi tek tek yaşıyorum(uyuyan baba kısmı hariç,bizim babamız on numara beş yıldız o konuda,dilimizi ısıralım,tahtalara vuralım)bebeği  uyandıranlar kısmında ezan sesini okuyunca bir annenin daha benimle aynı fikirde olmasına biraz da sevindim.Çünkü ben beyaz gürültüyü keşfedene kadar(Harvey Karp'ı okurken uygulamaya karar verdiğim için hergün adama dua ediyorum.)Kayra'nın en büyük uyanma nedeni ezandı.Niye?Çünkü apartmanın karşısındaki caminin minaresindeki hoparlörle Kayra'nın odası arasında sadece 20-30 mt mesafe var(Mesafe tahmini konusunda berbatımdır.Ama çok çok çok yakın öyle diyim).Hoparlör direkt Kayra'nın odasına bakıyor.Ezan okurken camlar falan açıksa evde 2 kişi birbirinin sesini duymuyor.Telefonla koşuyorsam konuşamadığım için kapatıp ezandan sonra tekrar arıyorum falan.O kadar yakınız camiyle.Baya ezan saatlerini dakika dakika tutmaya ve Kayra'yı ona göre uyutmaya çalışıyordum ilk zamanlar.Dur ezan okusun sonra uyuturum falan diyordum ama tabi her zaman öyle olmuyor.Sonra beyaz gürültüyü kullanmaya başladım.Artık her zaman beyaz gürültümüz açık ve o zaman pek duymuyor ezanı,ve aslında çoğu şeyi.

   Doğum,hastane seçimi,emzirme,mama,yemek,oda seçimi,seyahat gibi birçok konuda kısa kısa bir sürü tavsiye ve öneri var.İki çocuklu hafif tecrübeli bir anne olarak bir sürü tavsiyeye katılıyorum,bir sürü yapmayın denilen yaramazlığı ben de yaptım sonra da çok pişman oldum o yüzden Kayra'da çok katı davranacağım bazı şeyler olucak.Ama uygulama taraftarı olmadıklarım da var.
  
  *Islak pamuk mendili hani unibabynin yenidoğanını ben de evde de dışarda da kullanıyorum valla.Uğraşamıyorum pamuktu suytu.Heryeri ıslatıyorum falan.Pratik işte kolay napiyim.Arda'da da hep kullandım,hala kullanıyoruz, Kayra'da da kullanıyorum.Bizim evde hep depo halinde duruyor.Ama ağız yüz burun temizliğinde her ne hikmetse kullanamıyorum onları evde bez mümkünse,dısarda elini silmek için kullanıyorum.Paraben,alkol içermese de diğer ıslak mendillerin hiçbirini hiçbir amaç için çocuklarda kullanmıyorum.

  *Sterilizatör ve pompayı Arda'da hergün kullandım.Sterilizatör pratik ama pratiklikten öte kaynatmaya göre daha ciddi sterilizasyon sağlıyor.Ve fakat dişhekimi olarak eklemeliyim ki sterilizasyonun tam olması için malzemelerin üzerinde hiçbir artık kalmamalı yani çok iyi yıkanmalı ve sterilizatöre koymadan önce de çok iyi kurulanmış olmalı,ıslak ıslak sterilizatöre koymanın bir faydası yok.Kayra biberondu emzikti hiç almadığı için hepsi elimde sıfır alınmış olarak patladı.Çok az kullandım.Şimdi katı gıdaya geçince tabak,çatal,bardak ve diş kaşıyıcılrını falan koyacağız artık sterilizatöre ama pompa öylece kaldı.Arda'da çok kullanıp Kayra'da elimde patlayanlar malzemeleri bir ara yazıyım.Bir insan ancak bu kadar ters köşeye yatar.

  *Ben yıllarca anne metodlarıyla yoğurt yapmaya çalıştım.Bir kavanoz sütü yıllarca bezlere battaniyelere kat kat sardım,saatlerce bekledim,sonra da yine süt olarak açtım.Sonra birgün üç kuruş on paraya internetten çok da duyulmamış bir marka yoğurt makinesi aldım.Şimdi mutfağın baş köşesinde duruyor.Bence yoğurt makinesi o kadar da gereksiz değil en azından benim gibiler için .

  *Kitapta diyor ki şekerle mümkün olduğunca geç tanıştırın.Sonuna kadar katılıyorum bunun yaşının da 3 olması gerektiğini savunuyorum.Arda'ya 15 aylık olana kadar hiç tatlı vermedik.Ben çalışmaya başladım.O dönemlerde bakıcı problemiydi,anneanneydi derken bir de çoook çocuklu bir siteye taşınıp akşam üstleri bahçelerde çoluk çombalak oynarlarken ondan bir  bisküvi ,bundan bir parça çikolata,ben de disiplini elden kaçırınca Arda tatlı sever bir çocuk oldu.Hala kontrol etmeye çalışıyorum.Ama çok erken tanıştığını düşünüyorum.Sırf bu beslenme durumuna takık olduğum için Kayra'ya uzunca bir süre tek başıma bakmak istiyorum ki kimse benim dışımda müdahale edemesin.Biraz takıntılı bir hal aldı bu durum bende.O yüzden de kitapta yazdığı gibi yemiyor diye bir çay kaşığı da olsa yoğurdun içine şeker katmak istemiyorum.

  *Yemek yemeyen çocuğa zorla yemek yedirme yöntemleri diye bir bölüm var.İşte bu bölüme sekiz senelik annelik tecrübemle hiç bir şekilde katılmıyorum.Arda'da da hepsini dibine kadar yaptım.Her yemek öncesi acaba hangi aktiviteyi yapsam diye düşünüyordum.Tamamen yanlıştı,yapmamalıydım.Kilosu zaten önden gidiyordu,o kadar yemesine gerek yoktu.Ama o dönem etrafımda o kadar çok bebek ve ona yemek yedirmeye çalışan anne vardı ki bana da çok normal geliyordu yaptıklarım.Hatta diğer annelreden yaratıcı fikirler görüp uyguluyordum falan.Şimdi şu kitabı okuyorum ve ben çocuğuma neler yapmışım diyorum.Kayra'da çok kararlıyım oyun yok,kandırmaca yok,gösteri yapmak yok,yalvarma yok.Bu tecrübeleri de paylaşırım zaten.

  *Bir de sürekli dezenfektan kullanımı ve antibakteriyel sabun kullanımı konusunda şunu demeliyim ki o kadar da çok kullanmamak gerek.Çok yüksek oranda kimyasal madde içeriyorlar.Cildimizin en üstteki koruyucu tabasındaki olması gereken yararlı bakterileri de yokediyorlar.Cildimizn florasını bozuyorlar.Çokta gerekli değiller hatta bence hiç değiller,normal bir sabunla özenli bir şekilde elleri yıkamak bebek için de bizim için de yeterli.Ha dışarı çıkarken çantamda dezenfektan jel bulunduruyorum olur da elimi sabunlu suyla yıkayamazsam o an için kullanıyorum.

    Bu yukarıdakiler aklımda kalan birkaç örnek sadece.Daha bir sürü güzel tavsiye ve öneri var kitapta.Ve komik çok komik bir anlatımı var.Hani bize bebeklerinize yapmayın dedikleri şeyler var ama yapmayıp da ne yapacağız diyip yapıyoruz ya,sonra da suçluluk duyuyoruz.İşte bu kitap o suçluluk duygusunu azaltıyor.

     Sevgiler...

 

2 yorum:

  1. zaten iştahsız ve yemek yemeyi sevmeyen bir çocuksa karşındaki, ne yapsan kar etmiyor..al benim oğlan..kendisi istemiyorsa hiç bir şaklabanlık,video,oyun vs kâr etmiyor..bütün yazıdan aldığım tek nokta bu mu ; hayır ama yaram var gocundum :P sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))Çocukları yemek konusunda rahat bırakmak gerek.Sağlıklı seçenekleri sun ve geri çekil.O ihtiyacı olan kadarını yer.Benim yeni hayat görüşümdür kendisi.Neler olucak bakalım:))

      Sil